Onkolojik Rehabilitasyon programlarımız, kanser hastalarının hastalıkları süresince ve sonrasında fiziksel güçlerini arttırmak, ağrılarını azaltmak ve fonksiyonel bağımsızlıklarını kazandırarak yaşam kalitelerini arttırmayı amaçlar. Tedavi kapsamında hastanın durumuna göre kişiye özel egzersizler, masaj, fizyoterapi uygulamaları, rehabilitasyon programları gerçekleştirilir. Tüm tümör tiplerinde bu problemler görülebilir ancak özellikle santral sinir sistemi, meme, akciğer ve baş-boyun tümörlerinde rehabilitasyon ihtiyacı daha fazladır.

 

Kanserin Vücut Sistemlerine Etkileri Nelerdir?

Tedavinin erken döneminde genellikle uzun süredir devam eden sistemik hastalığa bağlı etkiler görülür. İmmobilite (hareketsizlik), yetersiz beslenme, immün fonksiyonlarda (bağışıklık sistemi) azalma ve psikolojik faktörler hastanın genel kondisyonunu etkiler. Birçok kanser tedavisi genel olarak hücre bölünmesini etkiler ve bağırsak sisteminde bu etki ile bulantı, kusma ve diareye neden olur. Kanser hastalarında engellilik genellikle dokulardaki yayılıma ve ağrıya bağlıdır. Ağrı en önemli problemlerden bir tanesidir.

 

İmmobilite (hareketsizlik) ve ilgili problemler

Yatak istirahati kanser hastalarında çeşitli metabolik ve fizyolojik değişikliklere yol açar. Kemik kaybı sıktır ve hiperkalsemiye neden olur. Kas lifi tipinde ve eklem fizyolojisinde değişiklikler olur. Tüm bu faktörler bası yaraları, mononöropati (sinir tutulumu) ve kontraktürlere (eklemlerde katılık) neden olur, derin ven trombozu ve pulmoner emboli riski artar. Yatak istirahatindeki hastalara yerçekimine karşı veya elastik bant kullanılarak hafif dirence karşı egzersizler yapılabilir. Yatağa bağımlılarda ise alt ve üst ekstremitelere normal eklem hareketleri yaptırılması omuz, dirsek, kalça, diz ve ayak bileklerindeki kontraktürleri önler, kuvvet ve enduransın korunmasını sağlar. Bası yaralarının önlenmesi için hastanın yatak pozisyonunun sık olarak değiştirilmesi, yastıklar ile desteklenmesi, havalı yatak kullanılması, cilt lezyonlarının yakın takibi, nemlendirici kremlerin kullanılması uygundur. Uzun süre kullanılmadığında tendon, ligament ve kaslarda kısalma ile eklem hareketleri kısıtlanmaktadır. Radyasyon fibrozisi kontraktür gelişimini kolaylaştırır. Özellikle eklem bölgesini de içine alacak şekilde radyoterapi programı uygulanıyor ise hasta mutlaka koruyucu germe egzersizi programına alınmalıdır. Yatağa bağımlı hastalarda aktif veya pasif eklem hareketleri egzersizleri erken dönemde başlanmalıdır.

 

Santral sinir sistemi tutulumu

SSS tutulumu primer sistem tutulumuna veya metastatik olabilir. Beyin metastazının en sık görüldüğü kanser türleri akciğer, meme, gastrointestinal karsinomalar (bağırsak sistemi) ve melanomalardır. Erken belirtiler baş ağrısı, nöbet ve kognitif (zihinsel) fonksiyonlarda bozulmadır. Lezyonun yeri ve derinliği defisitin şiddet ve formunu belirler. Rehabilitasyon girişimleri belirlenen defisite yönelik olmalıdır. Spinal kordda (omurilik) da benzer şekilde primer veya metastatik tümör görülebilir. Radyasyon miyeliti direkt olarak radyasyon dozu ile ilişkilidir. Spinal kord tutulumunda rehabilitasyon travmatik spinal kord lezyonunda olduğu gibidir. Kanser hastasının izlemi sırasında geç dönemde ortaya çıkan bel ağrısı ve nörolojik defisit (kaslarda güçsüzlük,yürüyememe,kollarda güçsüzlük) tanı problemi oluşturmaktadır. Her ne kadar kanser hastasında mekanik bel ağrısı görülebilse de spinal kolon tutulumu olabileceği akılda tutulmalıdır.

 

Periferik sinir sistemi tutulumu

Kemoterapiye bağlı nöropati genellikle distal (kol ve bacakların uç kısımlarda) ve simetriktir. Radyoterapi alan hastalarda nadir olmakla birlikte brakial pleksopatiler olabilir. Direkt tümör yayılımı da olabilir.Radyasyon pleksitinde lenfödem genellikle tabloya eşlik eder. Lumbosakral pleksopatinin radyasyon, intraarteriyel kemoterapi, metastatik tutulum ve pelvisteki primer tümörler ile ilişkisi bildirilmiştir. Bu olgularda nöropatik ağrı tedavisi gereklidir. Ayrıca hastanın adaptif cihazlar, ortezler ve yürümeye yardımcı cihazlar ile desteklenmesi uygundur.

 

Miyopatiler (kas tutulumu)

Karsinomatöz miyopati ise daha çok metastatik hastalıkla birlikte görülür ve destekleyici tedavi uygulanır. Steroide bağlı kas kuvvetsizliği daha çok proksimal kaslardaki tip II liflerin atrofisine bağlıdır. İzometrik egzersizler kas metabolizmasını artırarak iyileşmeyi hızlandırırlar.

 

Kemik tutulumu

Kanser tedavisi sırasında kemik metastazlarına rastlanmaktadır. Daha çok meme, akciğer, böbrek, kolon, prostat, mesane, over ve uterus karsinomalarında görülür. Omurga ve proksimal ekstremiteler daha sık tutulur. Osteojenik ve Ewing sarkoma gibi primer kemik tümörleri de görülebilir. Kemik tutulumunda en önemli belirti ağrıdır; lokalize, künt tiptedir ve gece belirgindir. Yük vermekle ekstremitede ağrı oluşması patolojik kırığı düşündürür.

 

Kaşeksi

Kaşeksi “geleneksel beslenme desteği ile tamamen tersine çevrilemeyen ve protein yıkımına ve sonuçta kas kütlesi kaybına, fonksiyonel olarak gerilemeye neden olan iskelet kası kütlesi kaybı olarak tanımlanmaktadır. Dünyadaki kanser ölümlerinin% 50’sinden fazlasını oluşturan ve ileri kanserli tüm hastaların yarısından fazlasını etkileyen solid tümörlerde yaygındır. Kaşeksi vücut fonksiyonlarını ve yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Tedavilere yanıtın az olmasına, yan etkilerin fazla olmasına neden olabilir.Kaşeksi istemsiz kilo kaybı ve oral alımın azalması (ağız yoluyla beslenme), vücut metabolizmasındaki değişiklikler ve enflamasyon ile oluşan negatif enerji dengesi ile karakterizedir. Kansere bağlı kaşeksinin tersine çevrilmesinde yüksek enerji tüketimi, aşırı katabolizma ve enflamasyonun olması nedeniyle diyet müdahaleleri tek başına etkili değildir. Egzersiz, iskelet kaslarını uyarak kas kitlesinin ve gücünün artmasını sağlar. Bu hasta grubunda beslenme desteği olmadan egzersize başlamak negatif enerji dengesini şiddetlendirebilir. Bu nedenle bireye göre planlanmış diyet ve egzersiz programı ile takip etmek çok önemlidir.Kalp kası etkilenimine bağlı kardiyak kaşeksi gelişebilir ve kalp fonksiyonları olumsuz etkilenebilir.Bu nedenle kardiyak (kalp) açıdan değerlendirmek ve destekleyici programlar ile takip etmek önemlidir.

 

Lenfödem

Ekstremitede şişlik, lenfatik veya venöz drenajın etkilenmesi, derin ven trombozu (toplardamarlarda pıhtı oluşumu) veya lenfödeme bağlı olabilir. Lenfödem değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Mastektomi (meme cerrahisi sonrası) ve primer lenf nodu diseksiyonu gibi cerrahi girişimlerden sonra bir hafta içinde başlayan ve genellikle kısa sürede düzelen akut, hafif, geçici ödem olabilir. İkinci tipi cerrahiden 4-6 hafta sonra ortaya çıkan, ağrılı, antiinflamatuvar ilaçlara yanıt veren, lenfanjit veya flebit ile ilişkili tablodur. En sık görülen formu ise kronik, yavaş ilerleyen, ağrısız lenfödemdir ve cerrahiden 18-24 ay sonra ortaya çıkar. Geç dönemde radyasyon tedavisi sonucu oluşan fibröz dokuya bağlı ödem görülebilir. Bacaklarda görülen lenfödem özellikle jinekolojik kanser tedavisi sonrasında görülebilmektedir. Ödem kontrolünde ilk basamak elevasyondur (kolun veyay bacağın kaldırılması), omuz askısı önerilebilir. İzometrik egzersizler kas tonusunu arttırarak lenfödemi azaltabilir. Uzun süreli ödemde kompresif sargılar ve çoraplar uygulanabilir. Birey lenfödem tedavi programına alınabilir.

 

Psikososyal sorunlar

Kanser hastalarında psikososyal problemler görülebilmekte, tedaviden sonra veya fiziksel belirtiler düzeldikten sonra dahi devam edebilmektedir. Oluşan stres hasta kadar ailesini de etkilemekte, bu nedenle başarılı bir psikososyal rehabilitasyon için ailenin de programa dahil edilmesi gerekmektedir. Kanser hastaları ölüm olasılığı ile karşı karşıya kalmakta, ciddi yan etkileri olan tedaviler görmekte ve hastalığın tekrarlaması korkusunu yaşamaktadırlar. Tedavi sırasında uzun süre okul, iş ve aile yaşantısından uzak kalmakta, fiziksel, emosyonel ve ekonomik olarak bağımlı olmaktadırlar. Yapılan çalışmalar kanser tanısından sonra hastaların %20-38’inde iş ve aile ilişkilerinde problemleri olduğu saptanmıştır. Bu hastalarda depresyonun enerji kaybı ve çalışma saatleri ile ilişkili olduğu gözlenmiştir. Depresyon, sosyal izolasyon duygusu, umutsuzluk ve sosyal fonksiyonlarda azalma hastalığın ve tedavinin erken evrelerinde görülmektedir. Hastalığın ve tedavinin değişik dönemlerinde depresyon varlığının araştırılması sorunların çözülmesine yardımcı olacaktır. Genellikle kişisel veya grup terapileri bu doğal yanıtın en aza inmesini sağlayacaktır.

 

Seksüel Sorunlar

Seksüel problemler kanser hastalarında hastalığın lokalizasyonu ve tedaviye göre değişiklik göstermektedir. Genital kanser tanısı olan ve pelvik radyoterapi uygulanan hastalarda bu sorunlar yoğunlaşmakla birlikte, her tür kanserde görülebilmekte ve hastalık veya tedavi ile ilgili olabilmektedir. Özellikle rehabilitasyonun koruyucu evresinde seksüel öykü alınmalı ve tedavi planı yapılmalıdır.Kadın hastalarda cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi sonrasında ağrı, anksiyete, depresyon ve korku ile birlikte seksüel fonksiyonlar etkilenmektedir. Seksüel rehabilitasyon preoperatif (cerrahi öncesi) evrede başlamalı ve eşlerin birlikte bulunmaları sağlanmalıdır.

Kanser hastalarında grup tedavileri de oluşturulmaktadır. Bu tedavilerde amaç korku, depresyon, anksiyete, kızgınlık, belirsizlik, suçluluk gibi duyguları hakkında hastalara serbestçe konuşma şansı vermek, benzer sorunları olan kişiler ile karşılaşarak deneyimlerini paylaşmak, bu tür hastalara hizmet veren yerel kuruluşlara ulaşabilmek, hastalığın medikal yönü hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaktır.

 

Yumuşak Doku Tümörleri

Yumuşak doku malign tümörleri konnektif doku, damarlar, lenfatik sistem, kas, yağ dokusu, fasya ve sinoviyal dokuyu etkileyebilir. Tedavi lezyonun büyüklüğü, derinliği ve anatomik lokalizasyonuna göre değişir ve basit eksizyondan (o dokunun çıkartılması) ampütasyona (uzuvların kaybı) kadar gidebilir. Rehabilitasyon programının belirlenmesinde cerrahi kadar kemoterapi ve radyoterapinin de rolü vardır. Alt ekstremitede bir eksizyon yapıldığında ayak bileğinin 90° dorsifleksiyonda tutularak aşil tendonunda kısalmanın önlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Koldaki bir cerrahiden sonra omuz ve dirseğin uygun pozisyonda tutulması, önkoldaki bir eksizyondan sonra bilek ve parmakların nötral pozisyonda tutulması ve normal eklem hareket açıklığında egzersizler verilmesi gereklidir. Bu önlemler ile hastanın günlük yaşam aktiviteleri ve ambulasyonu (yürümesi) kolaylaşacaktır. Kas transferi yapıldığında bu kasın reedükasyonu yapılır.

 

Kemik Tümörleri

Tedavi lezyonun lokalizasyon, tipi ve yayılımına göre değişir. Kanser hastalarında amputasyon daha yüksek seviyededir. Özellikle genç hastalarda hasta operasyondan çıkarken geçici bir protez takılması önerilmektedir. Fonksiyonel protez kullanamayanlarda kozmetik protez önerilebilir. Protez uyumu ve eğitimi kanser hastalarında kemoterapi ve radyoterapinin tedaviye eşlik etmesi nedeniyle daha komplikedir.

 

Meme Kanseri

Meme karsinomu kadınlarda en sık görülen malignensidir ve 10 kadında birini etkilediği tahmin edilmektedir. Tümörün tipi ve büyüklüğüne bağlı olarak lumpektomi (meme lobunun alınması) veya modifiye radikal mastektomi (memenin tamamen alınması) ile radyoterapi uygulanır. Lenf nodu diseksiyonu ve radyoterapi sık olarak lenfödeme ve omuz ekleminde kısıtlılığa yol açabilir. Geç dönemde lenfödemi önlemek için hasta opere olan taraftaki kolunu kesiklerden, iğne batmasından, böcek ısırmasından, yanıklardan ve aşırı güneş ışığından koruması konusunda uyarılmalıdır. Daha nadir olmakla birlikte brakial pleksopatiler (sinir tutulumu) olabilir. Mastektomi hastalarında mobilizasyon cerrahi sonrası 1. veya 2. günde başlamalıdır. Bir haftalık bir gecikme omuz hareketinde kısıtlılığa neden olabilir. Bu programda cerrahi sonrası 2. gün hastanın yemek yemek, saçını taramak ve dişini fırçalamak gibi aktivitelerine izin verilir. Post operatif 3. günde egzersizlere başlanır.

 

Baş ve Boyun Tümörleri

Baş boyun tümörlerinin tedavisinde sıklıkla fonksiyonel ve kozmetik bozukluklar oluşur. Bu hastada psikolojik travmaya neden olur ve rekonstrüktif cerrahi veya protezler ile mümkün olduğunca düzeltilmesi gereklidir. Baş boyun tümörlerinin tedavisi sırasında fasial sinir, aksesuar sinir, mandibula (çene kemiği), göz ve kulak risk altındadır. Postoperatif rehabilitasyon programında yüz kaslarını çalıştıran egzersizleri, çiğneme ve yutma egzersizleri, boyun, omuz kasları ve trapezius kası kuvvetlendirme egzersizleri ve konuşma terapisi yer almalıdır. Özellikle larinjektomi (gırtlağın çıkarılması) veya diğer baş boyun cerrahilerinde konuşma terapistinin rolü büyüktür. Ses fonksiyonlarının yapılandırılması için mekanik cihazlar ve ösofageal konuşma eğitimi uygulanabilir.